Efenim ilk şeker hamurlu kurabiyelerim ile karşınızdayımm :)
Gelelim bu güzel kurabiyelerin hikayesine. İşyerinden arkadaşım Gökhan'ın 15 günlük eğitime çağırılması nedeniyle O'na ufak bir uğurlama partisi yapılacağını söylediler. Beni de davet ettiler. Eee bende elim boş gitmeyeyim diye asker adam temalı kurabiyeler yapmaya karar verdim.
İlk şekilli kurabiye denememi bilmem hatırlarmısınız. Canım arkadaşım kardeşim Beyza'm için doğum gününde O'na özel süslü kurabiyeler yapmayı hayal etmiş ama yüzüme gözüme bulaştırmıştım. Ben bu hamur yoğurma işlerini bir türlü başaramıyorum. Bu sefer aynı tarif üzerine gitmemeye karar verdim.
Mügecccciiimmm ve sevgili
Burçin'in çok memnun kaldıkları piştiğinde küçülmeyen kakaolu kurabiye hamurunu hazırlamaya karar verdim.
Planım şöyleydi. Sencer Paşam uyuduktan sonra mutfağa girerim hamuru hazırlarım. O dinlenirken şeker hamurunu renklendirir hazırlarım. Hamur dinlenince açar, keser ve pişiririm. Soğuduktan sonra da şeker hamuru ile süsler bir güzel paketlerim. Ne var ki canım bunda, bunlar için bana topu topu 3 saat yeter dedim. Ee benim paşa uyudumu öğlen iki saat, ikindide iki saat uyur. Bende rahat rahat yetiştiririm. Ee birde üstüne yardımcı olarak Beyza'da bendeydi. Daha ne olsun, bal kaymak!
Lakinnn o da ne! Sencer Paşa uyumak bilmedi. Gözlerini kapatıyor tam 5 dakika sonra ayakta karşılıyor beni yatağında. Yani uyumak ne demek birde tepemde durmak istiyor. Yani onu bir kenara oturtayımda öyle yapayım deme şansım bile yok. Oğlanı Beyza tutsun ben yaparım dedim bu seferde yok emmek ister yok uyumadığı için mızmızlar....
Neyse dedim en güzeli ben malzemeleri Kitchen Aid'ime koyarım o yoğurur e bu da pek vakit almaz zaten. Ve tam tarifteki ölçülerle malzemeleri doldurdum makineye. Başladı karıştırmaya. Ama o da ne! Yahu bu hamur bir türlü toplanmak bilmiyor. Allah'ım sanırsam gene olmadı. Ama bu sefer öncekinden tecrübeliyim ya, ekledim azıcık süt. Cııık olmuyor gene toparlanmadı. Bu sefer kurabiye işlerinden iyi anlayan Beyza el attı olaya. Döktük hamuru tezgaha. Bunun dedi unu fazla, buna yağ eklemek lazım. E peki ekledik sıvıyağ, ekledik sıvıyağ, ekledik.. ekledik.... Hamur toplandı toplanmasınada bir türlü açılacak hale gelmedi. Yahu 4 bardak un diyor, ben kazanla un koymuşum sanki. Dedik belki dolapta dinlenirse düzelir. Attık dolaba. 45 dakika kadar dinlendi. Bu arada artık olmuştur dedik ya açtık tabii fırını ısınsın diye. 15 dakika çalıştı fırında. Çıkardık hamuru dolapta birde ne görelim kum gibi dağılıp gidiyor. Haydeeeeee!!! Bu böyle olmaz ekle biraz daha yağ yoğur biraz daha. Bu arada Beyza vazgeçti ben devam ediyorum. Tabii bana olan sinirini, bu kurabiye işini nereden çıkardığımı ve ardı arkası kesilmeyen güzel(!) lafları söylemiyorum :))) En sonunda yok dedim bu böyle olmayacak ben baştan yapacağım, bu sefer unu azar azar ekleyeceğim ve tamamını elle yoğuracağım. Ee peki o kadar yapılan hamur ne olacak? Misler gibi papatya kurabiye olacak. Yani bu hamur kalıp kesmek için açılacak hamur olmadı deyip çöpe atmayın minik toplar yapın yanyana getirin. Papatyalar yapın. Saatlerdir ısınan fırında pişirin, soğuyunca pudra şekeri serpip afiyetle yiyin.
Beyza papatyanın toplarını yapa dursun, ben baştan başladım işe tek tek malzemeleri ekleyerek el yordamıyla hazırlamaya başladım hamuru. Üç bardak undan sonra hamur hazır gibiydi sanki ama biraz daha ekleyelim dedik ne olur ne olmaz diye. Ve gene olan oldu. Allaaaahhhh'ııımmmmm neydi günahım nidaları eşliğinde yeniden bir türlü açılmayan, açıldığında kum gibi dağılan bir hamurla karşı karşıya kaldık. Ama bu sefer ben kendi taktiğime geri döndüm. Hamuru ufaladım Kitchen Aid'ime attım. Başlattım yoğurtmaya bu arada azıcık süt ekledim. Ve o da neeeee! hamur toparlandı! Allahhhhhhhhhhh :))) Attım buzdolabına dinlensin diye. Yani şeker hamurunu renklendir süsle falan derken gündüz 3 saatte bitiririz dediğim iş, gecenin birinde nihayete vardı.
Tüm bu yazılanlardan çıkarılan sonuç;
Konu kurabiye hazırlamaksa eğer asla büyük konuşma ve önceden plan yapma. Bilki bu iş koca bir gününü alacak :))Ama sevgili Gökhan'ın kurabiyeleri görünce yüzündeki ifade için herşeye değerdi. Ve tabii canım iş arkadaşlarımında "Yahu bunlar yeniyor mu? Yani insan bunları yemeye kıyamaz!" demeleri dünyalara bedeldi.
Tarif Burçin'inkinin aynısı arşivde bulunması açısından burada da yazıyorum. Ama siz O'nun bu işi nasılda güzel yaptığını görmek için bence
sayfasına bir gidin bakın.
MalzemelerAfiyet olsun ve hayırlı teskereler Gökhan...